Çarşamba, 30 Mart 2011
Ya Öztin Akgüç’ün yazısı… Sanırım Cumhuriyet yazarları “ kara mizah Türkiye’yi” yeni bir mizah tarzıyla yorumluyorlar…
Haber başlıkları daha da ilginç :
“Eğitimli kadınlar sokağa daha çok çıktıkları için daha az dindardır”
… demiş Prof. titrli Adalet Bakanlığı Danışmanı Soyaslan…
Ya Devlet Bakanı Ali Babacan ne demiş :
“Kadınların evde oturması iyiye işaret, demek ki kocaları iyi kazanıyor.”
Ne demeli ?
Siyasetin dar kavşağın da Türkiye sıkışıyor mu ?
Yoksa ne esprili siyasetçilerimiz, bürokratlarımız varmış diye gülümsemeli miyiz ?
Böyle bir zihniyet “değişim”i felsefesi üzerinde nasıl bir politika üretilebilir ? Yıllardır çöreklenmiş ve sorun çözemeyen bir politik yapı üzerine geçirilmiş dış destekli bir şablonla mı karşı karşıyayız ?
…
Zeynep Oral’ın “Zaman Üzerine” yazısı Oktay Rifat’ın dizeleriyle başlıyor :
“… avucundayız zamanın
bir kağıt gibi buruşturulup atılmak için”
Büyük usta nasıl da betimlemiş hapishanelerde geçen zamanı ?
“…Hapiste en insafsız gardiyan – zaman” - (N.Hikmet).
*
Ya hastanelerde geçen zaman ?..
Beklentilerin ucuna takılıp gitmiştir zaman.
Hele bir organ bağışı bekliyorsanız…
Biri şöyle veya böyle ölecek …
Siz de onun organı ile sağlığa kavuşacaksınız ?..
Düşünebiliyor musunuz ?
Biri ölecek, biri de onun bağışıyla kurtulacak ?
Ne muhteşem bir denklem değil mi ?
Böyle bir ikilemi yaşayanlar için …
Hastanelerde, yaşama/ ölüme koşucudur zaman.
Neyi, nerede yakalarsa ,
yaşam/ölüm ikileminden birini
diğerinin yerine geçirecektir zaman .
…
Anlar :
acı veren, utanç veren, korku veren, kahreden anlar.
sevinç dolu, sevgi dolu, ışıklı, güzel, sıcak, keyifli anlar.
‘Bir gün’, ‘bir an’, bir hafta, bir ay, bir yıl.
Yaşanmışlığın izdüşümleridir anlar”.
Mutlu anları çoğaltmak için
Yaşamın şarkılarını üretmelidir insan .
T. Ayhan ÇIKIN
5 Ocak 2004, Ege Üniversitesi Hastanesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder