24 Ocak 2013 Perşembe

KANATSIZ MELEKLER


Çarşamba, 11 Mayıs 2011
Dünyada çağdaş hemşireliğin kurucusu olan Florence Nightingale (1820- 1910  ) (Florans Naytingel)’in doğum günü 12 Mayıs,  Dünya Hemşirelik Günü, olarak kutlanmaktadır.
Hemşirelik çok özel bir meslek dalıdır. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinde 2000 yılının tümünü onlarla geçirdim.  Diyebilirim ki kamu hizmet alanında çalışan en fedakar, aldığı maaşı en üst düzeyde hak eden, aldığı  karşılığın  çok ötesinde hizmet sunan ender  meslek grubudur hemşirelik. Daha hastanenin kapısından girdiğinizde sizinle ilk temasa geçen onlardır. Eğer operasyonluk bir durumunuz varsa sizi ameliyata hazırlayan, size moral veren onlardır. Gerek ameliyathane de, gerekse yoğun bakım birimlerinde ölümle yaşam arasındaki çizgide sizi yaşama bağlamaya uğraş veren ekibin en önemli üyelerinden birisidir hemşire. Hastanede yaşama tutunurken ya da yaşamdan ayrılırken sizinle birlikte sevinen/üzülen kişidir hemşire.
2000 yılının hangi ayıdır anımsamıyorum. Ölümün siyah örtüsünün sıcak bir dalga gibi  üstüme  yayıldığında “başak saçlı hemşire”nin tesadüfen yanı başımda olması, ilk kalp masajlarını büyük bir özveriyle gerçekleştirmesi, bugünkü yaşamımın penceresini ardına kadar açmıştır. Yine ayni günlerde E.Ü.Tıp Fakültesi Hastanesi Kardiyoloji kliniğinin Yoğun Bakım  biriminin o bitmez tükenmez çabalarında, tüm özel sıkıntılarını arkalarında bırakarak, hastalarına yaşam aşılamaya uğraşan“ne hemşireler gördüm ben.”
Bitmeyen gecelerin birisinde Yoğun bakım ünitesinde, yanımdaki dört hasta  hayata veda ederken hemşirelerin “ölümün önüne geçme” uğraşılarına gördüm . Sabaha doğru, öteki hastaları uyandırmadan,  “X olanlar” üniteden çıkarıldıktan sonra iki hemşirenin hiç aklımdan çıkmayan iki farklı çığlığına tanık oldum : biri ağlama krizine tutulmuş, diğeri de gülme krizine. Ancak bu  çığlıklar hiçte bildiğimiz bir gülüşe/ağlayışa  benzemiyordu. Ölümle yaşamın kesiştiği noktada bir kaybedişin iki farklı çığlığını yansıtıyorlardı.  Yaşamımda , acıya/ölüme bu kadar  yakışan başka bir gülüş duymadım bugüne dek..
Işık saçlı kızlarımızın  hemşirelik gününü kutluyor, onlar için 2001 yılında yazdığım  “Işık Saçlı Kadınların Türküsü” adlı  bir şiiri sizlerle paylaşıyorum (Slayt olarak da izleyebilirsiniz):
IŞIK SAÇLI  KADINLARIN TÜRKÜSÜ



  -E.Ü. Tıp Fakültesi Kardiyoloji ve Kalp-Damar

Cerrahisi Anabilim Dalı hemşireleri  için-




                   "Savur saçlarını güzelim

                    Bir bayraksın sen yanıbaşımda



                                 Necati CUMALI

  *

Senli benli başak kadın

Sabahları erkenden çıkarsın yola

Çılgın bir gülmecedir sanki sevgin

Haziranın buğday başağı kadın

Anadolu'mun çiçek saçlı kadınları

Nasıl söylesem türkülerinizi sizin ?



Bir avuç sevgi toplasam seslerinizden

Kalp ağrılarım dağılır gider bakışlarınızda

Bir  demet buğday olsam avuçlarınızda

Buğday tenli başak saçlı kadınlarımız

Avuçlarında umar taşıyan bacılarımız

Nasıl bestelesem şarkılarınızı sizin ?



Beyaz bir melek gibi uçar kalabalıklarda

O kadın, bu kadın: birbirilerine benzerler

Ama başak saçlı hemşireye nasıl da benzerler

Klinik kapılarında pırıl pırıl

Anadolu'mun ışık saçlı kadınları

Kalbimin kızıl saçlı bacıları

Nasıl yazsam destanınızı sizin ?



Ben, sen, o ... yürüyüp gidiyorsunuz

Gözlerinizde kadir bilmezliğin bir hüznü

"hüzün ki en çok yakışandır" size

belkide ençok anladığınız(*)

Sanki yaşamınız beyaz bir yazgı gibi

Karanlığa bir ışık çekip gidiyorsunuz

Anadolu'mun buğday saçlı kadınları

Nasıl söylesem şiirlerinizi sizin?



Yüzleriniz anıştırır ayrılıkları ve aşkları

Belirsiz bir umudun çılgın dansçıları

Ama oralarda kalmazlar, dost yüzler ararlar

Nice umarsızların gözlerinde ışıklar açtıran

Anadolu'mun sarmaşık saçlı kadınları

Nasıl yazsam dostluklarınızı sizin ?


T.Ayhan ÇIKIN


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder