15 Ekim 2010 13:52 tarihinde emine cin
<eminecinn@hotmail.com> yazdı:
https://mail.google.com/mail/?shva=1#inbox/12baf84b6fe48d1f
insan ne zaman ölür? sanırım öldürdüğünü zannettiği kendisinin aslında
kendisi olmadığını öğrendiğinde... yani onca zaman kendisini öldürürken tutunduğu dallar kopa kopa olgunlaşırken hep özde hani kendisini kendisi
yapan o özde tutunduğu dallar vardır,
değil mi? işte o tutunduğunun kendinden kopması ile ölünüyor... bu, babayı
kaybetmek... anayı.... kardeşi, oğulu, eşi ve kızı kaybetmek gibidir. ama bu
kayıplar fiziki kayıpların ötesinde hani birliktesin ama uzaksın gibi olunca
çok kötü... hele bu uzaklaşma evlatlarla olunca işin içine insanın kendisiyle
hesaplaşması giriyor, nerde hata yaptığının.... ve böylece onca zamanı boşa
harcadığının... bütün bilgilerinin aslında bildiği olmadığının... kötü yani o
zaman, "nefes almak niye?" diyesi geliyor insanın... kötü... çok
kötü...
*
Sevgili Emine Hanım,
Okuduklarım içimi öylesine acıttık ki, umuyorum ve dileğim
odur ki sizin böyle bir acı yaşamamış olmanızdır ama yine de ancak çok
yakınlarının acısını yaşayanlar bu kadar yürekten koparak yazmaktan kendini
alamaz, dedim. Bugünlerde ben gülünecek yanlışlar yapıyorum. Değerli Ayhan
Çıkın Ağabeyimiz bir şiirle güzel bir kardeşimizi anmıştı. Ben de karşılık
olarak kim olduğunu tanıyamadığımı yazmıştım. Meğer Ayhan ağabeye yüreğini
veren kişiymiş. Uzun yıllardır o genç kardeşimizin yüreğiyle yaşıyormuş...
Sevginin olduğu gibi acınında tarifi yok biliyorum ve yine ne yapılsa acı, hele
böyle yüreğini kanatırcasına derinden olunca çaresi hiç yok. Ne olur yine de
sizi böylesine acılar yaşatandan dostların sevgisinin sizinle olduğunu
anımsayın, olmaz mı?
Dostunuz, kardeşiniz Selçuk Oğuz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder