28 Kasım 2012 Çarşamba

Ben organımı bağışladım, dilerim iihtiyaç sahiplerinin işine yarar!


Sündüz Akkaya

Çok duygulandım, ağladım, dua ettim, insanlardan hep diledim, ama anlayana…
Şunu mu sanıyoruz, bize hiçbir şey olmaz. Biz yaşlanmayız, biz hastalanmayız, biz sakat kalmayız (halbuki her sağlam yarınlarda bir aday ama, kendi bilmek istemiyor)elin eline düşmeyiz ve daha niceleri…
Bunun bilincinde olan insanlar da var, çok şükür. Onlar yeter bize şimdilik, en azından onlar-bizler bu bilinci yayabiliriz. İlla da başımıza mı gelmeli? Hayır, olur mu öyle şey…
Şimdi size kısa başlıklarla asıl konuma dönmek istiyorum…

Organ
 bağışı duymayan yoktur. Nasıl bağışlandığı hakkında bazı kişilerde yanlış bilgi var, bağış yapılacak kişi tamamen gözlerini hayata yumduktan sonra olmuyor. Kişinin beyin ölümünün gerçekleşmesi ve o kişiye yapılacak hiçbir şey kalmaması gerekiyor. Beyin ölümü gerçekleşen kişilerde geri dönüş imkansızmış. O anda verilecek kararla hasta hala yaşıyorken bağışlanan organları vücudundan alınıyor…Ben daha yıllar yıllar öncesi kişi tamamen ruhunu teslim ettikten sonra organları alınıyor sanıyordum. Öyle olmadığını öğrendim. Benim o tür duruma gelirsem şayet bütün organlarım cüzdanımda kartım var bağışladım…

O güne hangi organım işe yayarsa alırlar. Ben o tarafta çok daha mutlu olurum…Yer altında çürüyeceğine birkaç kişiye hayat vermesi kadar güzel bir şey var mı?

Empati yaparsak, yani bizim yakınımıza böyle ihtiyaç hasıl olsa, ne olurdu halimiz?

Bu anlattığım bağış ölü yakınlarından alınacak olan. ASIL ZURNANIN  …dediği nokta benim değinmek istediğim…Yakınları diyaliz hastası olan, gözleri ve kulakları telefonda olan kişiler. Niye başkalarından bekliyorsunuz, siz evet siz en güzel adaysınız. Yakınızı kıvranıyor,
 böbrek bağışı bekliyor, haftanın üç günü diyalizde, diğer günler yedikleri, içtikleri kısıtlı ve bir yığın sorunlar. Şu da var diyaliz hastasının başka türlü sorunlarıda araya girebiliyor, kalp vs o zaman buyrun buradan yakın…

Böyle kişilerin yakınları sizlere sesleniyorum, o hasta sizden bana böbreğini verir misin diyemez, ama siz ben verebilirim diyebilirsiniz…Neden olmasın, korkmayın çevrem bu örneklerle çoğalmaya başladı. Ben de bu kişilerden cesaret alarak bu yazıyı yazma kakarı aldım…

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün organ bekleyen kayıtlı hasta sayısı 21 bin878 hasta. Bunların 16’sı akciğer, 19 bin 466’sı böbrek, 325’i kalp, 851’i karaciğer, 216’sı pankreas…Rakamlar bu bilinenler, tabi yeni adaylar ve ölenler listeyi değiştirebilir. Bakanlığın verilerine göre bu yıl 3 bin 270 hastaya organ nakli yapılmış. Bu organların 2 bin 527 si canlıdan, 743’ü kadavradan alınmış…

Durum böyle arkadaşlar…19 bin 466 böbrek bekleyen hasta var ise bunu 5’e çarpsak bunların sorunlu çıkanlarını elesek geri kalanlar, bu kişileri
 topluma kazandıracaklar…Ama o bilince ulaşmış yakınlar ile, yoksa hasta kendini ve çektiğini gördüğü için yakınından isteyemiyor…

Şimdi size sıkı durun bir hafta önce nakli canlı insandan alınan böbrek hikayesini anlatacağım…

Bu aile Safranbolu’da yaşıyor. Tesadüfen tanıştım ve hala telefonla görüştüğüm kişiler. Evin hanımı emekli oldu tam rahat ettim derken, birden inmeyen tansiyon ve arkasından ödemler vs. Teşhis ŞOK ŞOK böbrekler iflas. Aylardır diyalizde, en son karar verdiler evden birileri bağış yapmalı ve bu sorun çözülmeli. Annesi, abisi, eşi ve oğlu vermek istiyor. Annenin sorunları yüzünden eleniyor, kardeşide aynı şekilde, oğlunun vermesini anne istemiyor (ama oğul gönüllü) sonunda eşinde karar kılıyor doktorlar. Kendileri şu an 15 gündür Antalya, Kültür Mahallesinde ev tuttular, yaklaşık 6 aya yakın kalmaları gerekiyormuş. Akdeniz Üniversitesinde başarılı bir operasyonla eşinden tek böbrek alınıp hanımına naklediliyor. 16-Kasım-2012 de, az önce konuştum karı-koca her ikisi de sağlıklı. Ağrıları var, kolay değil tabii ki; şimdi iyileşme sürecine ve takibe alındı…Zamanla daha iyi olacaklar. Bayan çok mutlu, ‘’yaşama yeniden döndüm sanki’’ diyor. Sanki değil kesinlikle döndü…Bol şanslar diliyorum…

Ve sesleniyorum, sizin vermeye kıyamadığınız böbreğinizin tekini dışarıda ki kişilerden hiç beklemeyin…Yakınlarınız iyileşsin istiyorsanız elinizi çabuk tutun…

HADİ ORGAN BAĞIŞINA, BİR ÇOK HAYAT KURTARMAYA, YARIN BİZ OLUP OLMAYACAĞIMIZ BELLİ DEĞİLKEN…

Bu mutluluğu yaşayın ve yaşatın…

Sevgi ve sağlıklar diliyorum…

4 Eylül 2012 Salı

Bir Yıl Dönümü: Ortak Kalpler Türküsü

15  Eylül 2000 tarihli gazetelerin birinde şöyle bir haber yer alıyordu : “Profesöre Hayat Verdi:  Cinayet kurbanı işçi Cem Canbay’ın kalbi Prof. Dr. Ayhan ÇIKIN’a başarıyla nakledildi.” Operasyonu yapan Dr. Mustafa Özbaran, “bulunan kalp kilo, boy ve kan grubuna çok uygun olduğu için sorun yaşamadık. Fakat hocamız altı ay boyunca kalp beklerken ruhen çok yoruldu. Bunun için çok iyi dinlenmesi gerekiyor” dedi” (Milliyet Ege,15.09.2000).
Aradan 12 yıl geçmiş. Bu süreçte kimler yer aldı ? O güzelim organı bağışlama özverisinde bulunan rahmetli Cem ve ailesi; bu yüreğin bulunması, getirilmesi ve bir başka vücuda aktarılması sürecinde yer alan onlarca hekim, hemşire ve diğer çalışanlar; 14 Eylül 2000 gecesinde kanlarını vererek yeni yüreğimin vücuduma yerleşmesinde büyük katkıları olan yedi kan kardeşim (adları yüreğimin en ücra köşesinde yazılı); iyileşme sürecinde her türlü özveriyi gösteren Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Kardiyoloji ve Kalp-Damar Cerrahisi’nin çalışanları; tedavi sürecinde her türlü maddi manevi desteğini esirgemeyen üniversitemin üst yönetimi; ailem ve dostlarımın katkısını hep yanımda hissettim.
Sonsuz teşekkürler hepsine.
Bu arada söz etmek istediğim bir kişi daha var : Talat Kırcan.
Kırcan, 5 Aralık 2000 tarihli Hürriyet Ege’de “Her şair Biraz Yalnızdır” adlı yazısı ile “Zaman Çiçeği” kitabımı tanıtan güzel bir yazı yazmış. Birkaç ay sonra sayın  Kırcan ziyaretime geldi. İçten, insan bir kişi olarak onunla tanışmaktan mutluluk duydum.
Kalbini bağışlayan Cem için bir şiir yazmıştım : “Işık Veren Delikanlının Türküsü”.  Şiiri onunla paylaştım. Sevgili Kırcan bu şiirle ilgili, önce“İzmirİzmir Kent Kültürü Dergisi”nde, sonra da “Edebiyatturk” sitesinde Ortak Kalpler Türküsü” adlı yazı yazdı. Böylece şiirin ve  ikinci şiir kitabımın isim babası Talat Kırcan oldu.
Evet “yaşamak  güzel şey”; ama “yaşatmak daha da güzel”.
Haydi organ bağışına..
12. yaş günümde, sevgili Cem Canbay’a Tanrı’dan rahmet dilerim. Bu yazımda ona yazdığım şiiri paylaşmak istiyorum. T.A.Ç.
 *
ORTAK KALPLER TÜRKÜSÜ
Cem Canbay için
"güya ki yaprağın biri
düşmüş de, ağaç
kökünden sarsılmış gibi"
Hilmi YAVUZ
Coşkulu bir kalabalıkla aşacaksın yeryüzüne
çiçeklerde dolaşan binbir renktir gözlerin
akşam inmiştir gün ışığı pencerene
çocukluğun koşuşturduğu bir avludur yüreğin
dilsiz, ama gülmesini bilen bir çocuk
leylaklarda uçuşan kelebekler kadar
suskun ve sessizdir yüreğin
delikanlım
nasıl yazsam şiirini senin?

İşte bıraktın yalnızlığını, öfkeni, sevdalarını
hades'ler seni bekliyor diye korkma
sen de beklenen birisin melekler katında
kendini beklemelisin, beni beklemelisin
çık yer yüzüne, çiçek ol saksılarda, kırlarda
herkesin, illa ki ikimizin yüreği ile
sevdalanmalısın yeniden yaşamlara
delikanlım
nasıl bestelesem şarkını senin?

Doktorlar var kardeşim
bilimin en kuytu kıyılarında
bir ipekböceği gibi dut yaprağına
kalbimin çiçeğini dokumakta
...ve kalbimde sen olmalısın
yedi renkli gökkuşağı örneği
bereketini müjdelemelisin
yağmurlu günlerin
iki bin yılının on altı eylülünde
yeni doğmuş bir bebek gibi
gülümsemelisin dünyaya
delikanlım
nasıl söylesem türkülerini senin?
T. Ayhan ÇIKIN
 http://blog.milliyet.com.tr/bir-yil-donumu---ortak-kalpler-turkusu/Blog/?BlogNo=377438&ref=fblike


 

19 Temmuz 2012 Perşembe

YAŞAMLA BARIŞIN ŞAİRİ : T. AYHAN ÇIKIN-17


YASAK

        Açıklama : Mustafa Karataş[1]
        Beste ve yorum :Mert Demir[2]

Sayın Misafirler,                                                                                            
Hocamız, Prof.Dr. ve Şair T. Ayhan ÇIKIN’ın hayatını, edebî kişiliğini ve şiirlerini konu edindiğimiz bu güzel buluşmayı noktalamadan önce konuşmacılarımız Sayın Hocam Hamdi Topçu’ya, Sayın Atila Er’e; şiirleri okuyan sevgili öğrencilerime, bağlamayla bize eşlik eden sevgili öğrencim Mert Demir’e, hocamın hayatını anlattığımız videoyu hazırlayan meslektaşım Dr. Volkan Dayan’a ve tabii ki de Türkçeye ve Türk edebiyatına yazdığı nefis şiirlerle hizmet eden, bu etkinliği hazırlarken her türlü konuda bize yardımını esirgemeyen Sayın Hocam Ayhan Çıkın’a ve son olarak da siz değerli dinleyicilerimize çok teşekkür ediyorum.

Sevgili öğrencim Mert Demir, Ayhan Hocamızın “Yasak” şiirini bestelemiş .  on olarak Mert Demir’in sazından ve sesinden bu şarkıyı dinleterek programımızı son veriyoruz :

Y A S A K
Söz: T. Ayhan ÇIKIN;  Beste : Mert Demir

dudaklarına bir kırmızı çizgi çeker gece
ellerime yağmur bulutlarından yağar gözler
sonrasız bir  şarkıya durur rüzgarda güller
bir şaşkın yağmuruz yollarında gizlice




nasırlaşmış bir ayak gibidir bozkırda akşamlar
gelin saçları gülemez gayrı buğday başaklarında
atlı bir eşkıyadır akşam gelip kapıda duran
aşk  türküleri yakılır ayrılıklara ‘gesi bağlarında’




oturulur meşk alemine yarından habersiz
gizli bir ihanete doğru yol alır geceler
bir çiçek büyür kitaplar boyu satırlarda
bir bir çözülür  beyinlerde  yasak bilmeceler



                       T. Ayhan ÇIKIN


 Yaşamla barışın şairi : T. Ayhan ÇIKIN- video


[1] Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türkçe Okutmanı
[2] MSKÜ. Milas SK Meslek Yüksekokulu öğrencileri 

YAŞAMLA BARIŞIN ŞAİRİ : T. AYHAN ÇIKIN-16


CUMHURİYET TÜRKÜSÜ


        Açıklama : Mustafa Karataş[1]
        Şiiri yorumlayan :Öğrenci korosu[2]

Şair T. Ayhan Çıkın’ın, şiirlerinden bazılarını sizinle paylaştık. Şiirlerinde başta özgürlük, emek, aşk, barış olmak üzere insanlığı ilgilendiren temel kavramları işlediğini anlatmaya “Özgürlüğün Elleri” şiiriyle başladık ve dedik ki şair yılmaz, yorulmaz bir özgürlük savunucusudur. Her şey değişebilir insan hayatında, kalbi bile! Şair için ise değişmeyen tek şey özgürlük mücadelesidir. Aşkları değişti, mücadelesi asla…
İşte bundan olsa gerektir. Ayhan Hocam, tam bir Türkiye Cumhuriyeti âşığıdır. Bu ülkenin, Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde verilen özgürlük mücadelesinin bir eseri olduğunu, çok zor şartlarda kurulduğunu çok iyi bilir.
Ve “Bilge Dede” T. Ayhan ÇIKIN, burada paylaşacağımız son şiirini de Cumhuriyet üzerine söylerken Bilge Kağan’dan başlayıp “Korkma” diyerek İstiklal Marşını yazan Mehmet Akif’e ve Mustafa Kemal Atatürk’e kadar gelerek “Ey Türk Gençliği” hitabında zirvesine ulaşan Türk nasihat geleneğine bir halka daha ekler ve haykırarak Cumhuriyet’in de türküsünü söyler  :


CUMHURİYET

Yürü, ayak izlerinle doldur Anadolu’yu
Türküler söylensin ülkende, kopmasın kıyamet
Yaşat Kurtuluş’u içinde, bırakma hoyrat ellere
Özgürlük kuşu gibi doğsun yüreğine Cumhuriyet




Barış türkü olmalı  dağlarında Anadolu’nun
Zeytin sabrıyla büyütmelisin beyninde hürriyeti
Yılma!... Dört bir yandan çevrilse de yolun
Can damarın gibi korumalısın Cumhuriyeti

T. Ayhan ÇIKIN

Yaşamla barışın şairi : T. Ayhan ÇIKIN- video




[1] Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türkçe Okutmanı
[2] MSKÜ. Milas SK Meslek Yüksekokulu öğrencileri : Mert DEMİR (Saz), Kerem Giray  GÖKTEPE, Mehmet Sırrı SERTEL, Emine  ÇETİN, Seda ÇETİNKAYA, Funda ÖNDER, Aslıhan ÜLKER, Nevruz BALCI, Buse BİLLOR, Naime AKDEMİR

YAŞAMLA BARIŞIN ŞAİRİ : T. AYHAN ÇIKIN -15


RED - Dİ AŞK

        Açıklama : Mustafa Karataş[1]
        Şiiri yorumlayan : Buse  BİLLOR [2]

Bugün 2012’nin Nisan ayındayız. Hocam T. Ayhan Çıkın’nın yaşı altmışı geçmesine rağmen kalbi henüz otuz beşinde…Yani Cahit Sıtkı’nın dediği gibi yolun yarısında daha. Zihni ise hâlâ pırıl pırıl.  Ancak farkında köprünün altından çok suların geçtiğinin. Az da olsa bir yorgunluk var. İşte bu yorgunluk bazen karamsarlığa bazen de umursamazlığa neden oluyor. Hiçbir şey yaşamın hızla akıp gitmesini etkileyemiyorsa ne fark eder ki ayrılık varmış, yokmuş: Nasıl olsa bir varmış bir yokmuş insan!

RED - Dİ AŞK

                - Mehmet Kadir'e -
boşuna mı çekilir ayrılık acıları
boşuna mı taşınır polenler arı kanatlarında
çiçeklerin meyveye durması boşuna mı baharda
boşuna mı bunca yıl taşıdığım kalp ağrıları
yaşanılası dünyadan kopup gitsem de
farketmez.



saklanır mı sıcacık umutları çocukların
çatlatırken tohum toprakta kabuğunu
çırılçıplak uzanmışsın soğuk gecelerde yatağına
kanatsa da hoyrat bir kateter yüreğinin damarını
sevdanı sevdama sarmalayıp da gelsen
farketmez.



koyu kahve renginde akşam karanlıklarının
dolaşsan yıldız ışıklarında nif dağını
sığırtmaçların çıplak ayaklarına sor sen yoksulluğu
bir tas tarhana sunsan da açlığına çobanın
farketmez.



evliya çelebi'nin izleri kaldı mı anadolu yollarında
bir set çeksen akdeniz'e çoban ateşlerinden
şarabı keşfederken ağrı dağı'nda nuh'un keçisi
kurutsa da şeytanın nefesi toroslarda yaşam ağacını
farketmez.



boşuna sıkma canını cancağızım
kaç eylül kaldı şurada yaşanılıp gidilecek 
marsias'ın kavalını inletse de spil'in yeli
bir nympha güzeli de olsan
yüreğini yüreğime sarsan da gelsen farketmez.

T.Ayhan ÇIKIN

http://www.divitt.net/index.php?route=view_det&id=107

Yaşamla barışın şairi : T. Ayhan ÇIKIN- video




[1] Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türkçe Okutmanı
[2] MSKÜ. Milas SK Meslek Yüksekokulu öğrencisi

YAŞAMLA BARIŞIN ŞAİRİ : T. AYHAN ÇIKIN -14


ÇAĞRI
 
 
Açıklama : Mustafa Karataş[1]
Şiiri yorumlayan : Naime AKDEMİR [2]
 
 
Her şeye rağmen hayat yaşanmaya değer ve öylesine güzel ki! Ve bütün güzellikler insan için ise öfke, kaygı, üzüntü ve depresyonun hayatımızda ne işi var? Bakın, aslında halkımız da bunun farkında. Bir Karadenizli şöyle der: ‘Baktun olmay, bakmayacaksun!’ Şair de halkının sesine kulak verir ve o da bir çağrı’da bulunur: Atın gitsin!


ÇAĞRI
 
çık  sabahın ilk saatlerinde
buluşsun nefesin tan yeliyle
sarsın her yanını gün ışınları
en ücra yerlerinden öpsün sular
uyandır çiçekleri kuş sesleriyle
duymazlarsa
at  gitsin
 
 

birden takılıp kalıyorsun belki
geçmişten kalan kahırlı bir derdi
şöyle savur saçlarını rüzgara
taze bir gül kokusu al burnuna
düşünme kalleşliklerini dostların
at gitsin
 
 

dolaş, gez, selamlaş tüm yaratıklarla
gel gir gecenin en yoksul koynuna
çık dağlara , seviş ağaçlarla ,kuşlarla
yüreğini yıka bir derenin kumsalında
karıştır acılarını sulara
at gitsin
 
 

geceleri yıldızları  çağır odana
çiçekleri tozlaştır arı kanatlarında
balıklarla oynaş dere kıyılarında
seslen göğün en yüce katındakilere
vermezlerse yanıt
at gitsin
 
 

aç göğsünü sevdanın sonsuzluklarına
tut ellerinden üşümesin geceler
çık gel en beklenmedik anlarda
çağır uykularında çılgın Orphée'yi
gelmezse
at gitsin


T. Ayhan ÇIKIN

Yaşamla barışın şairi : T. Ayhan ÇIKIN- video




[1] Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türkçe Okutmanı
[2] MSKÜ. Milas SK Meslek Yüksekokulu öğrencisi

YAŞAMLA BARIŞIN ŞAİRİ : T. AYHAN ÇIKIN -13


DIŞARIDA KAR VAR

        Açıklama : Mustafa Karataş[1]
        Şiiri yorumlayan : Buse BİLLOR [2]

Hadi, Ege’nin incisi İzmir’e gidelim kısa bir süre için.
Aylardan mart olsun, vakit de gece yarısı. Şaşılacak şey, kar yağıyor İzmir’e. Gözlerinizi biraz daha açıp pencereden iyice bakıyorsunuz. Evet, gerçekten karanlığın içinden tane tane beyazlar dökülüyor.
Bu sahneyi yaşasaydınız ne hissederdiniz?
Peki, dışarıya baktığınız oda bir hastanenin odasıysa…
Siz de sessizliğe gömülmüş yalnız bir hastanede beyaz bir odada yalnızsanız bu manzara size ne hissettirirdi?
 Hele bir de telefonda en sevgilinizle konuşuyorsanız… Ona ne söylerdiniz?


DIŞARIDA KAR VAR

İzmir’e kar yağıyor
İnce çiçek döküntüleri
-İzliyorum pencereden karı-
     Sen yaz akşamlarını seversin bilirim
     Kar serpintilerinde ısıtıyorsun içimi


Körfez bulutlarla kaplı
Güneş kirli bir camın ardına gizlenmiş
Renginde bir başkalık var denizin
Kirli ve puslu bir gece sarmış İzmir’i


Bir kumru kanat çırpıyor pencerede
Ekmek kırıntılarıyla besliyor hastalar
Nerede güzelim yaz akşamları
Kar kelebek gibi geçiyor pencereden
Tuttu yine bacaklarımın siyatik ağrısı
“Kar yağıyor İzmir’e”
 … diyor telefonda sesin


Böyle yaşamazdım
Kösülüp hastane odalarında
İnfraruj ışınları süzülüp geçiyor
Bedenimin en ücra köşelerinden
Büyüdü yüreğimde acıların türküsü
Hasretim sağlıklı yaşama, yüreğe
Çarpıyor camlara birer kelebek ölüsü
Kar yağıyor İzmir’e 7 Mart gecesi


Dolarken odama hastanenin yalnızlığı
Artıyor gecenin dip dalgalarında ağrılar
Yanıp sönüyor uzakta Rasathane’nin ışığı
     Sen yaz gecelerini seversin bilirim
     “Dışarıda kar var”
     …. diyor telefonda sesin
     İzmir’in dağlarına
     Kar olmuş ayışığı
              T. Ayhan ÇIKIN
                        8 Mart 2004, E.Ü Tıp Fakültesi Hastanesi

Yaşamla barışın şairi : T. Ayhan ÇIKIN- video





[1] Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türkçe Okutmanı
[2] MSKÜ. Milas SK Meslek Yüksekokulu öğrencisi

YAŞAMLA BARIŞIN ŞAİRİ : T. AYHAN ÇIKIN -12


IŞIĞI BEYİNLERİNDE TAŞIYANLARIN TÜRKÜSÜ
 
 
        Açıklama : Mustafa Karataş[1]
        Şiiri yorumlayan : Aslıhan ÜLKER [2]

Nefes ve ışık …
Anladım: Hayat nefes ve ışıktan ibaret. Hattatların, yazarken harflerin kusursuz olması için -ve belki de uzun ömürlü olmak için- nefeslerini tutmaya çalışmalarını anladım. Goethe’nin, nezle nöbetiyle hasta yatağında yarı bilinçsiz titrerken 22 Mart 1892 günü titrek parmaklarıyla bir şeyler yazmaya çalıştığı sırada “Daha fazla ışık!” diye seslenerek sinirlenmesini anladım. Anladım: Hayat nefes ve ışıktan ibaretmiş!
Şair T. Ayhan ÇIKIN’ın kalbi 2000 yılında artık son demlerini yaşıyordu. Nakil için uygun kalp aranıyordu. Varlık ile yokluk arasındaki bu çizgiyi bir tesadüf belirleyecekti. Ve bir mucize oldu. Asıl kalbin bittiği gün uygun bir kalp bulundu. Gencecik bir delikanlının, Cem Canbay’ın delikanlı kalbi. Biliyor musunuz, kalp bulunduğunda doktorlar arasında şöyle bir tartışma yaşanmış: “Acaba bu yeni kalbi Ayhan Çıkın’a naklederek heba etmesek de daha genç birine mi versek!” Neyse ki şair kendine gelip gözlerini açtığında artık yirmili yaşlarda bir kalbe sahiptir.    
Şair, kendisine kalp nakli yaparak ve ona yeniden nefes alma fırsatı ve yine ışığı görebilme imkânı tanıyan, kısaca onu yaşama döndüren doktoraları için de  bir türkü söylemiştir.
Ne kadar garip bir dünya değil mi? Bir tarafta doktorlara el kaldıran insanlar, diğer yanda doktorları mitolojik kahramana dönüştüren bir insan. Şaire göre doktorlar, “ışığı beyinlerinde taşıyanlar”dır. Demek istiyor ki ışığa el kaldırırsanız karanlıkta kalırsınız!


IŞIĞI BEYİNLERİNDE TAŞIYANLARIN TÜRKÜSÜ
 
 
 
                  Prof. Dr. Mustafa AKIN
                       Prof. Dr. Mustafa ÖZBARAN
                                      ve
                       ekip  doktorları  için
 
                                       
Karanlığın ucundaki mumu
Işıktan elleriyle büyütenler
Kalbimin atlasını mehdi elleriyle dokuyanlar
Yüreğimin ücra köşelerindeki kabelere
Elleriyle nice sanemler kuranlar
Kara dikenler üstünde 
Kırmızı karanfiller açtıranlar
Doktorlar, doktorlarım benim
Kalbimin ustaları mustafalarım benim
Nasıl yazsam şiirlerinizi sizin?
 
 

Ölüm nehrinin kenarına ulaşıldığında
Avuçlarındaki ışıkları kalplere serpenler
Gökyüzündeki kara bulutları
                        -maviye çevirenler-
Şimşeği avuçlayıp yüreğime koyanlar
İsam,tahirim, oğuzum, doktorlarım benim
Kalbimin ustaları mustafalarım benim
Nasıl bestelesem şarkılarınızı sizin ?
 

 
Bir promete gibi ışığı beyinlerinde taşıyanlar
Kara toprağa düşmüş tohumu çatlatanlar
Beyinlerindeki bilgiyi karanlık sulara ekenler
Bir gece vakti kalbimin ışığını yakanlar
Sanemim,ayşinim,muradım, doktorlarım benim
Kalbimin ustaları mustafalarım benim
Nasıl söylesem destanınızı sizin ?
 
 
Doktorlarımla yürüdüm
-dar, sığ patikalarında yaşamın-
korkmuştum,yorulmuştum yılları sürükleyen sulardan
ve hasrettim
               gülmeye
                      ağlamaya
                            ve yaşamaya
Şimşekler çaktıran, yanardağlar uçuran
Kalbimin köşesindeki babamın "korkma" sözü
İsası, ,tahiri,sanemi,cemili
Ve yeryüzü mehdileri
Bir ipekböceği gibi 
Dokumaktalar kalbimin çiçeğini
Coşkun bir sevdayla aşarken yeryüzünü
Doktorum, doktorlarım, mehdilerim benim
Kalbimin ustaları mustafalarım benim
Nasıl yazsam şarkılarınızı sizin ?
 
 

Yaşadım hayatı güz bahçelerinde
Ölüm nehrinin kenarına güller diktim şarkılardan
Gökyüzünün mavilikleriyle mayaladım karanlıkları
Bir türkü söyler gibi dans ettim ölüm sularında
"Ne olursa olsun" dedi mustafalarım "bu yaşam sürecek"
"saçlarında ozanın gün ışığı eksilmeyecek"
Beyinlerindeki bilim ışığını yüreğime sundular
Ölüm nehrine iki gün kala
Karadikenler üstüne akgüller kondurdular
Doktorum, doktorlarım,onurlarım benim
Kalbimin ustaları mustafalarım benim
Nasıl söylesem türkülerinizi sizin? 


T. Ayhan ÇIKIN

Yaşamla barışın şairi : T. Ayhan ÇIKIN- video




[1] Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türkçe Okutmanı
[2] MSKÜ. Milas SK Meslek Yüksekokulu öğrencisi

YAŞAMLA BARIŞIN ŞAİRİ : T. AYHAN ÇIKIN -11


ORTAK KALPLER TÜRKÜSÜ

        Açıklama : Mustafa Karataş[1]
        Şiiri yorumlayan : Funda ÖNDER [2]

İnsan bu…
Dünyada her zorluğun üstesinden gelebilen, her türlü değişikliğe uyum sağlayabilen canlı… Şair, bunun farkında olan insan ve şair kalbini rehin bıraksa da, ödünç bir kalp taşısa da yine sonunda bir tek kalp taşıdığının farkında. Şöyle düşünüyor olmalı: “Sevgiliye gönül versem ve onun da gönlünü alsam yine birer kalbimiz olmaz mı bizim!” 
Hem yürek var bu kalpte,  hem de gönül ve katıksız bir insan sevgisi.
Bir de tabii ki vefa!
Şair T. Ayhan ÇIKIN, kalbini ödünç aldığı Cem Canbay’ı asla unutmadı, unutamadı. Cem için şöyle söyledi bir konuşmasında: “Benim yerime onun yaşamasını tercih ederdim!”
Onun için bir de efkârlı türkü söyledi. İşte bu türkü “Ortak Kalpler Türküsü”dür ve söylenmesi hiç kolay olmamıştır:


ORTAK KALPLER TÜRKÜSÜ
 

                                     -Cem Canbay için-
            
                                    "güya ki yaprağın biri
                                       düşmüş de, ağaç
                                      kökünden sarsılmış gibi"
 
                                                       Hilmi YAVUZ
 
Coşkulu bir kahkahayla aşacaksın yeryüzünü 
çiçeklerde dolaşan binbir renktir gözlerin
akşamdır, inmiştir günışığı pencerene
çocukluğun koşuşturduğu bir avludur yüreğin
dilsiz, ama gülmesini bilen bir çocuk 
leylaklarda uçuşan kelebekler kadar
suskun ve sessizdir yüreğin
delikanlım 
nasıl yazsam şiirini senin?     
   
 

İşte bıraktın yalnızlığını, öfkeni, sevdalarını
hades'ler seni bekliyor diye korkma
sen de beklenen birisin melekler katında
kendini beklemelisin, beni beklemelisin
çık yeryüzüne, çiçek ol saksılarda, kırlarda
herkesin, ama illa ikimizin yüreği ile
sevdalanmalısın yeniden yaşamlara
delikanlım
nasıl bestelesem şarkını senin?
 

 
Doktorlar var kardeşim
bilimin en kuytu kıyılarında
bir ipekböceği gibi dut yaprağına
kalbimin çiçeğini dokumakta
... ve kalbimde sen olmalısın
yedi renkli gökkuşağı örneği
bereketini müjdelemelisin
yağmurlu günlerin
ikibin yılının onaltı eylülünde 
yeni doğmuş bir bebek gibi
gülümsemelisin dünyaya
delikanlım
nasıl söylesem türkülerini senin?


T. Ayhan ÇIKIN

Yaşamla barışın şairi : T. Ayhan ÇIKIN- video




[1] Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türkçe Okutmanı
[2] MSKÜ. Milas SK Meslek Yüksekokulu öğrencisi

YAŞAMLA BARIŞIN ŞAİRİ : T. AYHAN ÇIKIN-10


KALBİM REHİNDİR SEVDAMA

        Açıklama : Mustafa Karataş[1]
        Şiiri yorumlayan : Nevruz BALCI [2]


İnsanın kalbine dair sorular sormaya devam edelim.  Ödünç kalpten söz ettik ya…Vefasızlık etmeyelim. Ömrünü tamamlayan eski kalbe söylenecek söz mü kalmadı dilimizde? O kalbin yürek ve gönül hallerini; kahramanlıklarını, sevdalıklarını unutacak mıyız? Mümkün mü bu? Bir tercih yapılacaksa hangi duygumuza emanet etmeliyiz kalbimizi? Şair sevdalığı seçiyor, yani aşkı! Kalbini sevdaya rehin bırakıyor… Ve demek istiyor ki, “Ona iyi bak. Sakın kırılmasın. Bir gün mutlaka geri alacağım”.


KALBİM REHİNDİR SEVDANA

Al bu tohumları, ek o uzak topraklara
Yasla göğsünü dağlarına ülkemin
Çık gurbete, türküler yak hasretlere
Ve resmet kalbimi sevdana
Bilinmesin.




Bağırsam sessizlikleri yırtılır mı göklerin
Ay ışığında çoğalır mı sırrı menteşeli çobanın
Karanlıklar düştükçe  ovalara
Niye eksiliyor sesleri kuşların
Ve kaydet sesimi sesine
Silinmesin.




Gün ışıkları terk ederken uzak kıyıları
Göğsümde yıllanan o yürek acıları
Bir cemre düşüşü sularına nehirlerin
Bencik dağlarında, Cazkırlar’da
Teke kokulu keçi ağıllarında
Oğlak seslerine karışıyor eski sevdalarım
Unutulmasın.




Doğum tarihi yazılı mı kuzuların
Kağıdın, kalemin olmadığı dağ evlerinde
Tütün tarlalarında, buğday başaklarında
Dağ başlarında, sarnıç sularında
Çıplak ayaklı çocukluğun rehin mi kaldı
Sorulmasın.




Yıkılmış ağıllar, bozulmuş yaylaklar
Kaval sesleri yankılanmıyor koyaklarda
Horoz sesleri delip geçmiyor geceyi
Şavkıyan yüzün mü kayboldu çaylarda
Görülmesin.




Menteşeler’de, Beşparmak Dağlarında
Her akşam gurbete çıkarken gün ışığı
Saksılarda karanfilleri kurutan
Menteşoğlu Mehmet Bey’in Ferai’ye sevdası
Ay doğmadan düşerken ovaya
Durulmasın.


Kalbi kırık geceler getirdim sana
Çocukluğunu ıslatan yağmurları getirdim
Büyüt avuçlarında hasretlerini
Yıllarca sarıp sarmaladığın kalbimi getirdim
Kalbim rehindir sevdana
Kırılmasın.


T. Ayhan ÇIKIN

Yaşamla barışın şairi : T. Ayhan ÇIKIN- video

https://www.facebook.com/photo.php?v=10150798627443856



[1] Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türkçe Okutmanı
[2] MSKÜ. Milas SK Meslek Yüksekokulu öğrencisi

YAŞAMLA BARIŞIN ŞAİRİ : T. AYHAN ÇIKIN-9


ÖDÜNÇ AŞK

        Açıklama : Mustafa Karataş[1]
        Şiiri yorumlayan : Aslıhan ÜLKER [2]

Birçok dilde olduğu gibi Türkçede de kalp kelimesi kullanıldığında hemen akla aşk gelir.  Ancak Türkçe sevgi ve aşk ile ilgili kavramları adlandırmada çok zengin bir dildir. Örneğin dilimizde cesaret ile ilgili bir durumda yürek, aşk ile ilgili bir durumda gönül kelimesi kullanılır. Kalp ise daha çok bir organ adıdır. Bu nedenle insanın kalbi hem yürektir, hem gönül. Hem aşkı taşırız onda hem cesareti… Peki insan, başka birinin kalbini alırsa bir gün, aşkları da ödünç almış olur mu? Ödünç bir kalple yaşadığını söyleyen şair, bu soruya nasıl cevap verir acaba? 

ÖDÜNÇ AŞK
 
 
Bilmem adını
Ama tanırım seni
            Bir çığlıktır bakışın
Yeni açan kalbimin gülünde 
Karanlığımı ışıtan
 
 
Şarkıları göz yaşlarında  saklı
Ayışığında akan derenin
Acıma bir sevinç saplanır
Bir gece yarısında
Geçmişin tüm aşklarıyla yüreğim
Cerrahın  avuçlarında
 
 
Bakışları yüreğime saplı
Acılarımı gül rengi yapan
Karanfil kokan yaşmağın
Yalnızlığımda çoğullaşan
Bir barış tomurcuklanır
Bağdat bombardımanından
 
 
Geliyorum sana
Yaşamın öte yakasından
Yürüdü sonsuzluğa
 -İlk gençlik aşklarım -
Nerede?.. Nasıl ?.. Bilemem?..
Bir acı tramvayı belleğim
Kayboldu adın bile
Kayboldu seni seven kalbimle
 
 
Toplasam tüm çiçeklerini baharların
Tutmuyor yerini eski sevdaların
İki bin yılının onaltı eylülünde
Dolanıyorum yaşamın sisli bulutlarında
 "Aşkları da devralır mı"[3]
Ödünç kalple yaşayanlar ?
 
 
Saçların umut  mu dokuyor?
Mektupların aşk ?
Sevdan
Bir yelken midir ufuklarımda  hala ?
 
  
T. Ayhan ÇIKIN
(Mart 2003)  

Yaşamla barışın şairi : T. Ayhan ÇIKIN- video




[1] Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Türkçe Okutmanı
[2] MSKÜ. Milas SK Meslek Yüksekokulu öğrencisi
[3]  Yılmaz Erdoğan, Kayıp Şehrin Yakışıklısı