1 Temmuz 2013 Pazartesi

Prof. Dr. Mustafa AKIN’ın Yazısı

Sayın Nevzat Çağlar Tüfekçi,
Sayın Prof. Dr. Ayhan ÇIKIN hocamız Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi olarak  görev yaptığı dönemde  ayni üniversitenin mensubu olmak nedeniyle sağlık problemleri olduğunu ifade ederek görüşme isteği üzerine hekim hasta ilişkimiz başlamış oldu. Biz hekimlerin dostlukları hasta yakını olma durumu, bizzat kişinin kendisinin hasta olması üzerine bir vesile ile kurulur. Tarım ekonomisi ağırlıklı akademik çalışmaları olan hocamızla sağlık nedeniyle başlayan dostluğumuz hafta sonları İzmir- Kemalpaşa’daki kiraz bahçesinde neşeli, yapıcı ve kalıcı sosyal ilişkilerle giderek büyüdü. Hocamızın rahatsızlığı ileri kalp yetersizliği tablosuydu. Öneriler, yoğun ilaç tedavisi, istirahat etmesi yönünde telkinlerimiz dinamik yapıya sahip Ayhan hocayı psikolojik olarak giderek yıpratmaya başlamıştı. Daha çok çalışıyor, akademik kulvarda kendini daha çok yoruyor, sanatçı yönüyle ilgili şiirlerini hiç aksatmadan yazmaya çalışıyordu. Hastalığının seyri hızlanmış, ilaç dozları yeterli olmamaya başlamıştı. Daha çabuk yoruluyor, terliyor, nefes almada güçlük çekiyor, kısacık yürüme mesafelerinde hemen yoruluyordu. Artık sıkıntısı tolere edemeyeceği şekilde kendisini rahatsız etmeğe başlamıştı. Hastaneye yatışlar  sıklaşmış, yattığı yerde bile zorlukla nefes alır hale gelmişti. Tedavi seçenekleri giderek azalıyor, tıbben bir şeyler yapamamanın çaresizliğini bir tıp mensubu olarak her an hissediyor olmanın üzüntüsü bizi sonuç hakkında zaman zaman daha karamsar yapıyordu. Artık dönüşü olmayan bir yola girdiğimizi düşünüyor, sona kendimizi yavaş yavaş hazırlamaya çalışıyorduk. Üniversitemiz Kalp-Damar Cerrahisi Türkiye’de kalp nakli konusunda referans bir merkez, Hocamızı bir kalp nakli kurtarabilir. Hazır bir kalp olacak bizde onu hocamıza nakledeceğiz. Geriye doğru bakınca ne kadar ütopik düşünebiliyoruz. Aylarca hastanede yatan Ayhan hocanın kalp gücü artık sıfırı tüketmiş, zaman zaman kalp masajı, bazen elektriksel şoklamayla onu hayatta tutmaya, organlarının sağlığını korumaya çalışıyorduk. Biz tıbbi olarak uğraşımızın maksimumunda, hoca direncinin son noktasındayken işte mucize Cumaovası yakınlarında bir genç motorsiklet kazası sonucu hayatını kaybediyor, aile kalbini bağışlıyor, o genç kalp Ayhan hocaya, Ayhan hocanın sevenlerine , biz Ege Üniversitesi ailesine, akademi dünyasına, sanat dünyasına umut oluyor, ışık oluyor. Kalp cerrahi ekibi başarılı bir şekilde kalbi naklediyor, dinamik Ayhan hocamıza genç kalp ile mutlu, sağlıklı, başarılı bir yaşam dilemek mutluluğunu yaşadığımız için kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Artık Hocamız yürüyor, konuşuyor, tartışıyor, şiir yazıyor, yorulmuyor  sanki hiç hasta olmamış gibi dinamik, hareketli, esprili özetle yeniden doğmuş gibi dersek yanlış bir tanımlama yapmamış oluruz.
Günler ayları izledi artık hocamız tamamen normal yaşantısına dönmüştü. İzmir’de yayın yapan bir televizyondan sağlıkla ilgili bir program yapmam ve de moderatörlük görevini üstlenmem istendi. Ben de güncel olması nedeniyle kalp yetmezliği konusunu işlemeyi ve bu oturuma kalp naklini yapan Prof. Dr. Mustafa Özbaran’ı, kalp naklinde koordinatörlük yapan Prof. Dr. Sanem Nalbantgil’i ve Hocamız Ayhan Çıkın’ı davet etmeyi uygun buldum. Çok güzel bir açılımla kalp yetmezliğini işledik  neler yapılabildiğini anlattık, sorular aldık onları cevaplamaya çalıştık. Yıllardır kafamda ütopik bir soru vardı, duygusal yaşamımızda beyin mi ? Kalp mi ?  İşte tam sırası dedim ve Hocamıza bir soru yönelttim . “Sayın Hocam  siz şiir yazıyorsunuz, sanatçı yönünüz var, duygusal durumunuzda,  sevginizde bir değişiklik oldu mu?” dedim. “Hayır hiçbir değişiklik olmadı” cevabını aldım, bunun üzerine “gençler artık sevgilinizin adını ağaçlara  çizeceğiniz kalbin içine yazmayın, sevgilinize duygularınızı beyin resmi çizerek anlatın” şeklinde ifade ile söyleşimizi bitirdim. Benim için ve bir çok kişi için ütopik olan bir soru da cevabını bulmuş oldu.
Ayhan hocam akademisyenlik özelliğinden olsa gerek hep öğretti, yönlendirdi, düşündürdü, mücadelenin ne olduğunu, kaygan kuyuda da olsanız pes etmemeyi, dik durmayı başarılı olmak için mücadele etmenin gerekliliğini anlatmaya çalıştı. İyi ki varsın Ayhan hocam, ne mutlu sizin gibi Ayhan Hocası olanlara. Saygılarımı sunuyor, sağlıklı,  mutlu bir yaşam diliyorum.

Prof. Dr. Mustafa Akın
EÜTF Kardiyoloji ABD Öğretim Üyesi

İzmir- Bornova,  9-6-2013